Saturday, March 21, 2020

Davranışlarımızı etkileyen nedir?


Coronavirüs salgınıyla bütün dünyada el yıkama alışkanlığının önemi gündeme geldi. Ülkemiz kültürel ve ekonomik nedenlerle el yıkama alışkanlığının en yüksek olduğu toplumlardan biri (%94). Yüksek can kayıplarının yaşandığı İtalya’da el yıkama alışkanlığı çok düşük (%57). Hollanda’da ise %50! Her şey dönüyor dolaşıyor davranışlara geliyor. Peki, davranışlarımızı etkileyen faktörler nelerdir? Toplumda olumsuz davranışlar nasıl engellenir veya düzenli el yıkama alışkanlıkları gibi olumlu davranışları nasıl teşvik edebiliriz?

Bilgi ve tavsiye yeterli değil

El yıkama bulaşıcı hastalıkların yayılmasını önlemenin en etkili yöntemi olarak kabul edilir, ancak tüm ebeveynler veya veliler çocuklarından yemekten önce ellerini yıkamalarını istemekten bıktılar. Aynı şekilde okullarda öğrencilere sağlık bilgisi konusunda verilen dersler çocukların belirli uygulamaları benimsemeleri için yeterli olabilir mi? Hiç şüphe yok ki, evde ailelerin uyarıları, derste sağlanan farkındalık yaratma ve bilgi önemlidir ama yeterli değil. Örneğin su ve sabun yoksa bunlar ne işe yarar?
Sosyal psikolojinin konusu olan davranış değişikliği ile ilgili olarak şimdiye kadar çoğu sağlık sorunları ile ilgili onlarca model geliştirildi. Halen TV’lerde izlediğimiz kamuoyu aydınlatma spotları ve sağlık konsültasyonları gibi geleneksel yaklaşımlar doğrudan tavsiye ve bilgi sağlamaya dayanıyor. Bilgilendirme tüketicilerin eğitimi için önemli olmakla birlikte, davranış değiştirmek için yeterli değil, çünkü davranışı etkileyen farklı seviyelerde faktörler var. Davranış değişikliğine etki edebilmek için aşağıdaki üç seviyede müdahale etmek gerekiyor:

·         Kişisel veya bireysel: inançlar, bilgi, tutumlar, beceriler, genetik
·         Sosyal: arkadaşlar, aile ve topluluklar dâhil diğer insanlarla etkileşim
·         Çevresel: Bireyin yaşadığı alan, altyapı, hükümet politikaları, ürün ve hizmetler, okul, iş yeri, mağazalar, tesisler ve ekonomi (fiyatlar gibi) ve teknoloji gibi faktörler.

Örneğin; yanlış beslenme alışkanlığının yol açtığı sorunlarla başa çıkmak amaçladığında, karmaşık bir toplumsal ve biyolojik faktörler ağı göz önünde bulundurulmalıdır. Davranış değişikliği genellikle yukarıdaki üç alanda etkili müdahalelerin karışımı ile sağlanır. Sadece bireysel düzeydeki faktörleri ele alan ve yukarıda belirtilen sosyal ve çevresel etkileri dikkate almayan müdahalelerin işe yaraması olası değildir. El yıkama örneğini ele alacak olursak, su sabun gibi altyapı ürün ve hizmetlerinin mevcudiyeti hayati önem taşımaktadır. Hükümet okullarda eğitici programlar düşünebilir veya altyapı hizmetleri için finansman sağlayabilir. Temizlikle ilgili yaygın olarak kabul edilen kültürel inançlar, el yıkama davranışlarını da etkileyebilir. Medyada düzenlenecek yaygın bilgi ve davranış değişikliği kampanyaları bu inançları etkilemeye yardımcı olabilir, ancak pratik bir etkisi olur mu? Bütün bunlar yeterli mi? Etkili davranış değişikliği kampanyaları sadece bilgi veya altyapı sağlamakla kalmaz, aynı zamanda grup ilişkileri ve sosyal normlardan da yararlanır. Akranlarınızla ve diğer kişilerle olan ilişkilerin etkisi de çok önemlidir. İnsanlar sosyal ortamlarda diğer grup üyelerinden kabul edilebilir davranışları öğrenirler. Arkadaşlarının, ailelerinin ve öğretmenlerinin belirli bir davranışı benimsediğini görürlerse yeni bir davranışı benimsemeleri daha olasıdır. Ayrıca diğer grup üyelerinin kendi eylemlerini nasıl göreceklerini düşünmeleri de kendi davranışlarını etkiler. Arkadaşlarınız ellerini yıkıyor mu? Ne sıklıkla? Sizden ne yapmanızı bekliyorlar? Yazılı olmayan kurallara uymazsanız, arkadaşlarınızın size karşı tepkileri ne olur? Bu nedenlerle değişim yönetimi çalışmalarının gruplar seviyesinde yürütülmesi en etkili yöntemdir.
Davranış değişiminde bireysel bilişsel süreçler de önemli rol oynar. Psikoloji derslerinde, beynin bir kısmının bilinçli karar vermekten ziyade alışılmış davranışları yönlendiren bilinçsiz ipuçlarına tepki verdiği gösterilmişti.  Çevresel ipuçlarını, dürtmeleri ve hatırlatıcıları kullanarak, eski alışkanlıkların kırılması, el yıkamanın uzun vadeli bir davranışa dönüşmesine yardımcı olabilir. Mesela ilkokullarda musluk seviyelerinin çocukların boylarına uygun olması ve ortamın dekorasyonu çocukları etkileyerek el yıkamayı teşvik edebilir.  Benzer şekilde, eylemlerimiz rasyonel karar vermekten ziyade büyük ölçüde bilinçsiz değerlerden ve duygulardan etkilenebiliyor. Duygusal düzeyde müdahaleler de davranış değişikliğini tetikler.  El yıkamanın ve temizliğin “iyi davranış”ın bir parçası olarak gösterilmesi bireysel düzeyde duygular yaratmak suretiyle güçlü bir motivasyon aracı olabilir.
Özetle, davranışları etkileyecek stratejiler geliştirirken birey, grup ve yapısal etkiler arasındaki etkileşimi dikkate almak önemlidir. Son zamanlarda birçok davranış bilimci sosyal normların gücünü aşırı vurguluyorlar ancak davranışlar üzerindeki tek etkili faktör normlar değildir. Normların bireysel düzeyde etkili olabilmesi için aynı zamanda toplumsal düzeyde yapısal ve kurumsal değişikliklerle ve bireysel düzeyde doğru alışkanlık oluşturma teknikleri ile desteklenmesi gerekir.

No comments: