Tuesday, April 2, 2024

Open Space Technology: Değişimi anlamak ve Örgütlemek İçin Yeni Bir Bakış Açısı

Yaklaşık 15 sene önce Almanya’da yönetim danışmanı Holger Nauheimer vasıtasıyla tanıma ve daha sonra Türkiye’de uygulama fırsatı bulduğum Açık Alan Teknolojisi (Open Space Technology) OST'nin kurucusu Harrison Owen geçtiğimiz günlerde (16 Mart 2024) vefat etti.  Harrison Owen, Açık Alan Teknolojisini (OST) 1980'lerde geliştirmişti.  O tarihten bugüne OST, 124 ülkede, milyonlarca insanla, ticaret, eğitim (yetişkin eğitimi dahil), hükümet ve sivil toplum ortamları dahil olmak üzere, son derece karmaşık meselelere kısa sürede çözüm geliştirebilmek amacıyla birçok bağlamda başarıyla kullanıldı. OST oturumları iki saatten 5 güne kadar sürebilir ve katılımcı sayısı da 5'ten 2000'in üzerine kadar değişebilir.

Yapılandırılmış bir yöntem olarak OST, sistemin tüm aktörlerini diyalog ve aktivite yoluyla bir alanda toplamak suretiyle, katılımcıların ana temayla ilgili düşüncelerini, duygularını, deneyimlerini, fikirlerini ve önerilerini bir araya getirecek bir yapı sağlar. Tüm katılımcıların eşit olarak görüldüğü ve bireylerin 'güç rollerinden vazgeçmelerini' gerektiren bir alan yaratır.    

Bu kısa tanıtıcı girişten sonra, OST uygulamalarının özellikle kurumsal değişim yönetimi projelerindeki önemine değinmek istiyorum. Mevcut yönetim literatüründe, örgütlerde değişimi anlamaya yönelik perspektifler, on yedinci yüzyıl Newton fiziğine dayanmaktadır.  Bu bakış açısı örgütleri makine metaforu ile tarif eder ve aynı bir makine gibi öngörülebilir ve kontrol edilebilir olduklarını öne sürer.  Tabii sanayi devrimi öncesinde, bilim insanlarının doğa bilimlerine öncelik verdiği bir dönemde sosyal/insan sistemlerinin henüz inceleme konusu olmadığı tarihlerde dünyada hâkim olan paradigma Kartezyen mekanik düşünceydi.

Ancak bugün sistem düşüncesi, insan topluluklarını ve kurumlarını anlamada baskın paradigma olan doğrusal veya mekanik düşünceye meydan okumaktadır. Bu paradigma bir sistemdeki her şeyin birbiriyle bağlantılı ve ilişkili olduğu ve sistemi oluşturan aktörlerin karşılıklı etkileşimi sonucunda sistemin yeni bir kimliğe sahip olması perspektifine dayanır. Bu şekilde sistem düşüncesi sosyal yapıları anlamak, analiz etmek için bugün dünyada önemi gittikçe artan bir bakış açısıdır. İşte bu aşamada özellikle aciliyet taşıyan durumlarda, OST karmaşıklığı anlamak, analiz etmek ve çözüm geliştirebilmek için, sistem aktörlerinin özgür bir şekilde karşılıklı etkileşimde bulunabilme ve kendilerini ifade edebilmeleri için inovatif bir platform sağlar.