Örgütsel
davranış disiplini örgütlerdeki bireysel davranış ve grup dinamikleri ile
ilgilenir. Bu alanlar örgütün kültürü, iş iletişimi tasarımı, performans
değerlendirme sistemi, organizasyonel tasarımı ve yapısı gibi değişkenlerden
etkilenir. Örgütsel davranışı anlamak için öncelikle insan davranışını ve
örgütsel bağlamı anlamak gerekir. İnsan davranışlarına içsel ve dışsal bakış
şeklinde iki şekilde inceleyebiliriz: İçselden; düşünce, duygular, geçmiş
tecrübe ve ihtiyaçlar gibi kişinin içindeki faktörleri anlamalıyız. Dışsaldan ise, davranışlarımızın çevredeki sonuçlarına
ve tabi olduğumuz çevre kaynaklı güçleri anlamalıyız. Bu yüzden dış bakış açısı
yaklaşımına göre, bir kişinin davranışlarını analiz edebilmek ve anlayabilmek
için öncelikle çevredeki dışsal olayları ve kişiyi etkileyen çevre kaynaklı
güçleri incelemeliyiz. Ayrıca psikoloji bilimleri (motivasyon), sosyoloji (grup
ve gruplar arası dinamikleri hakkında bilgi), mühendislik (iş tasarımını
anlama), antropoloji (kurumsal kültürü anlamak), yönetim (işletmelerde
aktivitelerin denetlenmesi ve insanların yönetimi) ve tıp (bireylerin sağlığını
ve refahını artıracak hastalıkların tedavisi) disiplinleri de örgütlerde insan
davranışlarını anlamamıza katkıda bulunur. Örgütlerde insan davranışlarını
etkileyen yukarıda yer alan faktörlerin dışında, örgüt içinde alınan kararlar
ve karar alma mekanizması, örgütün stratejisi, tarihi, kaynaklar, politikalar,
sistemler, kurum kültürü, rakipler, tedarikçiler, teknoloji, ulusal kültür, din
vb. gibi diğer faktörlerden de etkilenir. Öte yandan, örgütsel davranışı anlamak için örgütsel
bağlamı da anlamak gerekir çünkü örgütler, bileşenleri (insan kaynakları,
görevler, amaç, hedefler, teknolojisi ve örgüt yapısı) hem birbirleriyle hem de
dış dünyayla etkileşim içinde olan "açık sistemlerdir". Bu iç bileşenler ayrıca,
tedarikçilerin, müşterilerin ve kamu düzenleyicileri gibi kuruluşun görev
ortamındaki diğer bileşenlerle de etkileşime girerler. Dolayısıyla alacağınız
her kararda örgütünüzün açık bir sistem olduğunu unutmayarak kültürünü dikkate almanız
ayrıca örgüt içinde farklı sosyal grupların farklı alt kültürlere sahip
olduğunu ve bu grupların benzer durumlara farklı şekillerde tepki
verebileceğini bilmeniz gerekir. Ayrıca kültürünüzün çalışanlarınızın davranışlarını
etkileyen inanç ve değer sistemini de içerdiğini unutmayınız. Örgütsel
davranışın ilgilendiği alanlardan biri de örgütsel değişim yönetimidir. Değişim
genellikle iyi öğrenilmiş ve baskın/alışılmış davranış biçimlerine bir tehdit
olarak görülür. Ayrıca değişim fırsatlar ve risk yaratabilir. Yine de değişime
cevap vermenin iyi bir yolu olumlu bir tutuma sahip olmak gerektiğidir. Sorular sorun, cevapları dinleyin ve başarılı
olmayı taahhüt edin. İnsanları ve işteki davranışlarını etkileyen diğer bir
unsur da gittikçe daha fazla müşteri odaklı hale gelen kurumsal ve küresel
rekabete uyum sağlamaya çalışırken, örgütlerde değişimle ilgili zorluklar
geliştiren/çıkaran yöneticilerdir. Değişim genellikle yöneticilerin statülerini
etkiler. Bu durum yöneticilerin davranışlarında çeşitli uyumsuzluklar
yaratabilir. Sonuç olarak, yöneticiler örgütleriyle
ve çalışanlarıyla ilgili kararlar alırken, kişisel ve çevresel faktörleri göz
önünde bulundurmaları gerektiğini ve ayrıca insanların kurumlarda nasıl
davrandıklarını anlamalarına ve maksimum potansiyellerine ulaşmalarına yardımcı
olmaları ve kurumsal kültürlerinin alınan kararları nasıl etkileyebileceğini
bilmeleri gerektiğini söyleyebiliriz. Özetle örgütsel davranış, geleceğin
liderlerinin sahip olması gereken önemli bir beceri alanıdır.
Friday, August 2, 2019
Sunday, April 28, 2019
Yapısal Değişim Nedir?
Basında uzun zamandır yer alan kavramlardan biri de yapısal
değişim söylemi. Ekonomistler başta olmak üzere, muhalif siyasetçiler, iş
insanları hepsi bir yapısal değişim ihtiyacından bahsediyor. Peki, nedir bu
yapısal değişim? Wikipedia’nın tanımı şöyle; ekonomide yapısal değişim, bir
pazarın veya ekonominin işleyişinde veya faaliyetinde bulunduğu temel yöntemlerde
bir reform veya değişikliktir. Mesela 1980’lerin başında ülkeye borç verenlerin
isteğine uyarak, ekonomimizi dış etkilerden koruyan bazı kalkanları kaldırdık. Türkiye
ekonomisi zaman içinde kontrollü bir karma ekonomiden, dış ticaretini
liberalleştirmiş bir tüketim toplumu haline geldi. Bu bir yapısal değişimdir.
Bunun sonucunda bugün gırtlağına kadar borç içinde olan Türkiye, kendisine borç
veren ekonomilerin çıkarlarına uygun bir yapısal değişim geçirmiştir. Eğer
bugün alınacak doğru kararlarla Türkiye bir ihracat toplumu (dış ticaret
dengesi açık vermeyen) haline dönüşebilirse ortaya çıkan sonuca yapısal değişim
diyebiliriz. Yapısal değişim veya dönüşüm ancak farklı paradigmalarla
belirlenecek yeni stratejik hedeflere ulaşılmasıyla gerçekleşebilir. Bu da
genellikle toplumları yönetenlerin, liderlerin bakış açılarını yenilemeleriyle mümkün
olur. Örneğin, yeni bir lider çıkarda ekonominin işleyişi bunda böyle toplumcu
(sosyalist) prensiplere göre düzenlenecektir derse buda bir yapısal değişim
gerektirir. Aradan geçen süreçte ülkemizdeki sanayi kuruluşları dış girdilere
daha kolay ulaşabildiklerini gördükçe üretimlerinde gittikçe daha fazla oranda
ithal girdi kullanmaya başlamışlar, üretim ve finansal yapıları da bu bağlamda
değişmiştir. Toplumlar geliştikçe, dönüştükçe işletmelerin de bu gelişimi
izlemeleri doğaldır. İşletmeler iç ve dış etkilerin baskısıyla değişime
uğrarlar. Bu değişimlerin bazıları küçük boyutlarda (süreç iyileştirmeleri,
yazılım uygulamaları vs.) olabileceği gibi işletmelerin iş yapış biçimlerini,
bilgi akışını, karar verme mekanizmalarını ve yetki hiyerarşisini bütünüyle
değiştiren, bizim örgütsel yapı değişimi diye adlandırdığımız bir değişim de
olabilir. Son dönemde yapısal değişim amaçlı kullanılan en revaçta yapısal
değişim araçlarından biri de iş modelleridir. Şirketlerdeki mevcut iş modelleri
de ekonominin ve toplumun bir noktadaki gelişmişlik durumuna göre
oluşturulmuştur. Bir dönem sağlıklı çalışan modeller, iç ve dış bağlamdaki
gelişmeler nedeniyle zamanla verimsizlik kaynağı olabilir. Bu nedenle iş
modelleri ekonomideki ve toplumdaki gelişmelere paralel olarak gözden geçirilmeleri
gerekebilir. Bu da bir yapısal değişim konusudur.
Özetle ihtiyacımız olan yapısal reformlar, emek, sermaye,
tüketiciler ve mevcut teknolojik imkânlar dikkate alınmak suretiyle yapılmalı,
Türkiye ekonomisi onu oluşturan şirketlerle birlikte bir tüketim/inşaat
ekonomisinden, üretim/ihracat ekonomisine dönüştürülmelidir. Ancak bu
gerçekleştiğinde ekonomide ve şirketlerimizde yapısal reform gerçekleştirdik
diyebiliriz. Bu arada elimizi hızlı tutmamız lazım çünkü en büyük pazarlarımız
sanayi 4.0 yolunda hızla ilerliyorlar.
Thursday, April 4, 2019
Liderler ve motivasyonun önemi
Değişim projelerinde başarıyı etkileyen en önemli faktör nedir? diye sorulduğunda verilen cevapların çoğu liderleri gösteriyor. Liderlerin değişimde oynadıkları en önemli roller, değişimin satılması ve ekibin değişime motive edilmesi. Enerji ve motivasyon yetersizliği yüzünden birçok projeden istenen sonuç elde edilememektedir. Bu noktada motivasyonun dört temel işlevinden söz etmek mümkündür:
1. Değişimi başlatmak yani organizmayı/örgütü harekete geçirmek.
2. Değişimin boyutunu ve kapsamını belirlemek. bir diğer ifadeyle, ne kadar çaba gösterileceğini ya da gereken kaynağın miktarını tespit etmek.
3. Değişimin yönünü belirlemek.
4. Değişimin sürdürülebilirliğini sağlamak. Bir diğer ifadeyle, belirli bir hedefe yönelik olarak başlamış olan değişimi hedefe ulaşıldıktan sonra devam etmesini sağlamak.
“Liderlerin işi enerji yönetimidir. Öncelikli görevleri, örgütlerindeki hakim enerjiyi ortak bir hedefe yönlendirmenin en etkili yolunu bulmaktır” (Kets de Vries, 1993)
Wednesday, March 27, 2019
Change Days Workshops Podcastler
Her sene dünyanın dört bir tarafından gelen değişim yöneticilerinin katıldığı Berlin Change Days etkinliğine katılan uzmanlarla yapılan söyleşileri kapsayan podcastlere aşağıdaki linkten ulaşabilir ve kayıtları indirebilirsiniz.
/http://changedays.com/podcast/
Monday, March 25, 2019
Kişilik ve davranış analizleri
Kişilik ve davranış analizleri günümüzde insan kaynakları danışmanlık firmaları, koçlar, eğitimciler ve değişim yönetimi danışmanları tarafından yoğun olarak kullanılmaktadır. Ancak bu analizler daha çok otuzlu ve kırklı yıllarda psikolojinin alt alanlarında yapılan çalışmalara dayanmakta ve genellikle davranışların incelenmesinden ibaret görülmektedir. Bugün ise psikoloji insan beynindeki bilişsel süreçlerin incelenmesine ağırlık vermektedir. Davranışların belirleyiciliği konusunda psikoloji ve sosyoloji arasındaki görüş ayrılıklarının ve bu alandaki tartışmaları da dikkate alacak olursak, belirli bir uygarlık ve tarihsel kesit içinde geçerli ve anlamlı olacak bulguların genelleştirilmemesi gerekmektedir. Belli ölçümleri hedefleyen zekâ testleri ya da kişilik testleri gibi şablonlar, onları geliştiren psikologların toplumsal ve kültürel ürünleridir. Bu gibi şablonların genel geçer kılınması çeşitli yanlışlara neden olacaktır. Çünkü toplumsal ve kültürel içerikleri, bu içeriklere yabancı olanlar tarafından doğru anlaşılamayacağı için istenen sonuçlar alınamayacaktır. Bu nedenle bu tip analizlerin sonuçlarına bakarak kişileri damgalamak yanıltıcı sonuçlara yol açabilir. Ayrıca bazı ülkelerde yasalar bu tip damgalamaları etik olarak doğru bulmamaktadır.
Friday, March 15, 2019
Konsensüs Çalıştayı
Konsensüs çalıştayı büyük grupların kendi aralarındaki sorunlarını ve çözüm beklenen hususlarını tartışmak ve çözüm önerileri geliştirmek için düzenlenir. Kararlar konsensüs tekniği ile alındığı için bu çalıştaya bu isim verilmiştir. Son olarak TAV Grubu firmalarından TAV Technologies ile yaptığımız Konsensüs çalıştayından bazı kareler aşağıda yer alıyor:
Etiketler:
facilitation,
Moderasyon,
Ortak Akıl Toplantıları
Subscribe to:
Posts (Atom)