Senenin bu dönemleri şirketlerin stratejilerini gözden
geçirdikleri ve bütçelerine ayar yaptıkları dönemler. Büyük şirketlerde genellikle
stratejiden sorumlu yöneticiler var. Orta çaplı şirketler ise strateji
çalışmalarında yönetim danışmanlarından yardım alabiliyorlar. Bu yazımda stratejik
plan hazırlanması ve kullanılan tekniklerden bahsetmek istemiyorum, ancak
danışman olarak gözlemim, stratejik plan çalışmalarının genellikle bir, iki
günlük aktivite/event olarak görülmesi ve ağırlıklı olarak şirket dışı
gelişmelere odaklanılarak örgütsel çerçevenin yeterince dikkate alınmamasıdır. Bu
çalışmaların sonunda uzun listeler halinde yapılacak işler ve projeler listesi
elde edilir ama bu listeler, işlerin nasıl yapılacağını söylemez.
İyi çalışılmış bir stratejik plan, şirketin iç ve dış
çevresindeki değişim kuvvetlerini dikkate almak suretiyle üst yönetimin
şirketin misyonunu ne şekilde gerçekleştireceğini gösterir. Bir başka deyişle
liderlere hedeflerine giden yolu gösteren detaylı haritadır. Eğer dünya ve
şirketler ekonomi 101 dersinde anlatılan kapalı ekonomi modeli gibi basit
olsalardı, stratejik planların uygulanmasında sorun çıkmazdı. Şirketleri sistem
yaklaşımıyla inceleyen modellere göre strateji şirketin ana girdisidir. Bu
girdiye uygun olarak şirket içi unsurlar, dış etkenlerle de etkileşime girmek
suretiyle bir çıktı (hizmet, ürün) üretirler. İşlerin “Nasıl?” yapılacağını
belirleyen şirket içi unsurlara dikkat etmeden yapılan stratejik planlar,
yöneticiler lüks otellerden ofislerine döndüklerinde gerçeklere toslayıp
bilinçaltlarını rahatsız eden “başka bir doküman” olarak kalmaya mahkûm
oluyorlar.
Örgüt Kültürü Nerede
Yer Alıyor?
Ünlü danışmanlık firması Mc.Kinsey’in 7S modeli şirketleri
anlamamıza yardımcı olan popüler modellerden biridir ama ben daha kolay
anlaşılabilmesi için ünlü danışman ve yazar Michael Beittler’ın “Strategic Organizational Change” isimli
kitabında yer verdiği basit modeli kullanmak istiyorum.
Bu sadeleştirilmiş şemadan görüleceği gibi strateji veya planınız
kendi başına bir anlam ifade etmiyor. Örgütte dikkate almanız gereken diğer
yapı taşları da var. Bunlardan örgüt yapısı, süreçler ve örgüt kültürü en
önemlileri. Dolayısıyla stratejik plan taslağı hazırlayanlar örgütün mevcut
yapısının, süreçlerinin ve bunlardan daha da önemlisi örgüt kültürünün bu
stratejik planı destekleyip desteklemediğine bakmaları lazım.
Hangisi Daha önemli?
Stratejik Plan mı? Kültür mü?
Ünlü yönetim gurusu Peter Drucker’ın şu sözü “culture eats strategy for
breakfast” (kültür stratejiyi kahvaltı niyetine yer) ne anlama geliyor? Doğru
bir şirket kültürüne sahip olmak, en iyi stratejik plandan daha değerlidir çünkü
bir rakibinizin stratejik planını çalıp kendinize uyarlayabilirsiniz ama
kültürünü çalsanız bile taklit edemezsiniz. Şirket kültürü bir insanın kişiliği
gibidir. Zaman içinde yaşanan tecrübeler ve ilişkiler etkisinde gelişir.
Dolayısıyla kültür şirketin kişiliği gibidir. Strateji çalışmanız sonucunda piyasada
daha saldırgan ve daha yaratıcı bir konumlanma ihtiyacı ortaya çıktıysa, girişimci
ve inovatif bir kültüre ihtiyacınız var demektir. Eğer kurumunuzda güçlü bir
hiyerarşik kültür varsa çalışanların inisiyatif kullanmalarını bekleyemezsiniz.
İşte bu noktada kültürünüz işlerin nasıl yapılacağını belirleyecektir. İnsan
kişiliğini metafor olarak aldığımızda bu şuna benziyor, kişiliğinizi tanımadan
size uygun olmayan işleri girişmeye kalkıyorsunuz. İçine dönük ve sessiz bir
kişilikten çok iyi bir satıcı olmasını bekleyemezsiniz.
Strateji ve örgüt kültürü iş başarısının olmazsa olmaz
ayakları. Yöneticiler şimdiye kadar örgütlerin kolay gözlemlenen unsurlarına bakmayı
tercih ettiler çünkü projeler, donanımlar, bütçeler, finansal tablolar anlaşılması
daha kolay konular. Ama bundan sonra kültürün de yönetilmesi, ihmal edilmemesi
gerekecek. Özellikle birleşme, satın alma gibi değişimlerin yaşandığı birden
fazla kültürün söz konusu olduğu uluslararası şirketlerde bu husus daha da önem
kazanıyor.
Serdar Yurdakul/Şubat 2014
No comments:
Post a Comment