Yapılandırılmış
bir yöntem olarak OST, sistemin tüm aktörlerini diyalog ve aktivite yoluyla bir
alanda toplamak suretiyle, katılımcıların ana temayla ilgili düşüncelerini,
duygularını, deneyimlerini, fikirlerini ve önerilerini bir araya getirecek bir yapı
sağlar. Tüm katılımcıların eşit olarak görüldüğü ve bireylerin 'güç rollerinden
vazgeçmelerini' gerektiren bir alan yaratır.
Bu
kısa tanıtıcı girişten sonra, OST uygulamalarının özellikle kurumsal değişim
yönetimi projelerindeki önemine değinmek istiyorum. Mevcut yönetim literatüründe,
örgütlerde değişimi anlamaya yönelik perspektifler, on yedinci yüzyıl Newton
fiziğine dayanmaktadır. Bu bakış açısı
örgütleri makine metaforu ile tarif eder ve aynı bir makine gibi öngörülebilir
ve kontrol edilebilir olduklarını öne sürer. Tabii sanayi devrimi öncesinde, bilim
insanlarının doğa bilimlerine öncelik verdiği bir dönemde sosyal/insan
sistemlerinin henüz inceleme konusu olmadığı tarihlerde dünyada hâkim olan
paradigma Kartezyen mekanik düşünceydi.
Ancak
bugün sistem düşüncesi, insan topluluklarını ve kurumlarını anlamada baskın
paradigma olan doğrusal veya mekanik düşünceye meydan okumaktadır. Bu paradigma
bir sistemdeki her şeyin birbiriyle bağlantılı ve ilişkili olduğu ve sistemi
oluşturan aktörlerin karşılıklı etkileşimi sonucunda sistemin yeni bir kimliğe
sahip olması perspektifine dayanır. Bu şekilde sistem düşüncesi sosyal yapıları
anlamak, analiz etmek için bugün dünyada önemi gittikçe artan bir bakış
açısıdır. İşte bu aşamada özellikle aciliyet taşıyan durumlarda, OST
karmaşıklığı anlamak, analiz etmek ve çözüm geliştirebilmek için, sistem
aktörlerinin özgür bir şekilde karşılıklı etkileşimde bulunabilme ve
kendilerini ifade edebilmeleri için inovatif bir platform sağlar.