Değişimin hızlandığı artık klişe bir söylem oldu. Dünya’da her şey değişim üzerine, bazen hızlı bazen yavaş. Önemli olan değişimi görmek ve doğru yaklaşımı uygulamak. Örgütlerde organizasyonun kültürüne ve liderlik özelliklerine bağlı olarak iki farklı strateji izleniyor: Bunlardan biri yukarıdan aşağı yönetimin komuta ettiği değişim, diğeri ise aşağıdan yukarı tüm paydaşların katkısıyla gerçekleştirilen katılımcı değişim stratejisi. Günümüzde değişim projelerinde çok önemli kısıtlar var. Zaman ve hata maliyeti. Rekabet bazı sektörlerde o kadar hızlandı ki artık adeta bir değişim yarışı yaşanıyor. Böyle bir ortamda hızlı karar almak hızlı hareket etmek, insan kaynaklarının motivasyonu ve değişime hızla uyum sağlaması için son 30-40 yıldır uygulana gelen lineer modellerden ziyade tüm paydaşların başlangıçtan itibaren değişime dahil edildiği katılımcı modeller ve bunlarla ilgili teknikler öne çıkmaya başladı. Human Change Management Institute®'un (HUCMI®) HCMBOK® Çevik Kılavuzunda da önerilen en iyi yollardan biri katılımcı süreçlerdir. Katılımcı süreçler, paydaşları dahil etmek ve onların gereksinimlerini karşılamak için önemli bir tekniktir. Paydaşlar değişim sürecine katıldıklarında, kendilerini projeye daha bağlı hissederler. İnsanların baştan dışarıda tutulduğu fikirlerinin dinlenmediği yukarıdan talimatla yönetilen projelerde şimdiye kadar hep aksaklıklar, gecikmeler yaşandığını gördük.
Katılımcı tekniklerin avantajları paydaş katılımının ötesine
geçer. Ayrıca geliştirilmekte olan ürün veya hizmetin kalitesini de
arttırırlar. Ürün veya hizmet, kullanıcı deneyimlerini benimseyerek son
kullanıcıların ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde geliştirilebilir. Bu da
tüketici memnuniyetinin ve benimsenmesinin artmasına neden olur.
Başarılı katılımcı uygulamaların anahtarı, tüm paydaşların
söz sahibi olmasını sağlamaktır. Bu, iş birliğini ve açık iletişimi teşvik eden
bir ortam yaratmakla başlar. Paydaşlar, duyulduklarını ve değerlendiklerini
hissettiklerinde becerilerine ve fikirlerine katkıda bulunmaya daha istekli
olurlar, bu da gelişmiş karar alma süreçlerine ve nihayetinde daha iyi kaliteli
sonuçlara yol açabilir.
Katılımcı prosedürlerin en önemli faydalarından biri,
paydaşlar ve proje ekibi arasındaki güvenin gelişmesine yardımcı olmalarıdır.
Paydaşlar, karar alma sürecine dahil olurlarsa, projenin başarısına yatırım
yaptıklarını hissetme olasılıkları daha yüksektir. Bu sahiplenme duygusu, her
ikisi de iyi sonuçlar elde etmek için gerekli olan, artan dürtü ve özveriye yol
açabilir.
Özetle katılımcı stratejiler ve uygulamaları günümüzün
çeviklik gerektiren bağlamında organizasyonel değişimi yönetmek için etkili bir
tekniktir. Ürün veya hizmetlerin kalitesi, paydaşların katılımını sağlayarak ve
onların bakış açılarını ve deneyimlerini dahil ederek iyileştirilebilir ve
paydaş katılımı arttırılabilir.
Serdar Yurdakul