Basında uzun zamandır yer alan kavramlardan biri de yapısal
değişim söylemi. Ekonomistler başta olmak üzere, muhalif siyasetçiler, iş
insanları hepsi bir yapısal değişim ihtiyacından bahsediyor. Peki, nedir bu
yapısal değişim? Wikipedia’nın tanımı şöyle; ekonomide yapısal değişim, bir
pazarın veya ekonominin işleyişinde veya faaliyetinde bulunduğu temel yöntemlerde
bir reform veya değişikliktir. Mesela 1980’lerin başında ülkeye borç verenlerin
isteğine uyarak, ekonomimizi dış etkilerden koruyan bazı kalkanları kaldırdık. Türkiye
ekonomisi zaman içinde kontrollü bir karma ekonomiden, dış ticaretini
liberalleştirmiş bir tüketim toplumu haline geldi. Bu bir yapısal değişimdir.
Bunun sonucunda bugün gırtlağına kadar borç içinde olan Türkiye, kendisine borç
veren ekonomilerin çıkarlarına uygun bir yapısal değişim geçirmiştir. Eğer
bugün alınacak doğru kararlarla Türkiye bir ihracat toplumu (dış ticaret
dengesi açık vermeyen) haline dönüşebilirse ortaya çıkan sonuca yapısal değişim
diyebiliriz. Yapısal değişim veya dönüşüm ancak farklı paradigmalarla
belirlenecek yeni stratejik hedeflere ulaşılmasıyla gerçekleşebilir. Bu da
genellikle toplumları yönetenlerin, liderlerin bakış açılarını yenilemeleriyle mümkün
olur. Örneğin, yeni bir lider çıkarda ekonominin işleyişi bunda böyle toplumcu
(sosyalist) prensiplere göre düzenlenecektir derse buda bir yapısal değişim
gerektirir. Aradan geçen süreçte ülkemizdeki sanayi kuruluşları dış girdilere
daha kolay ulaşabildiklerini gördükçe üretimlerinde gittikçe daha fazla oranda
ithal girdi kullanmaya başlamışlar, üretim ve finansal yapıları da bu bağlamda
değişmiştir. Toplumlar geliştikçe, dönüştükçe işletmelerin de bu gelişimi
izlemeleri doğaldır. İşletmeler iç ve dış etkilerin baskısıyla değişime
uğrarlar. Bu değişimlerin bazıları küçük boyutlarda (süreç iyileştirmeleri,
yazılım uygulamaları vs.) olabileceği gibi işletmelerin iş yapış biçimlerini,
bilgi akışını, karar verme mekanizmalarını ve yetki hiyerarşisini bütünüyle
değiştiren, bizim örgütsel yapı değişimi diye adlandırdığımız bir değişim de
olabilir. Son dönemde yapısal değişim amaçlı kullanılan en revaçta yapısal
değişim araçlarından biri de iş modelleridir. Şirketlerdeki mevcut iş modelleri
de ekonominin ve toplumun bir noktadaki gelişmişlik durumuna göre
oluşturulmuştur. Bir dönem sağlıklı çalışan modeller, iç ve dış bağlamdaki
gelişmeler nedeniyle zamanla verimsizlik kaynağı olabilir. Bu nedenle iş
modelleri ekonomideki ve toplumdaki gelişmelere paralel olarak gözden geçirilmeleri
gerekebilir. Bu da bir yapısal değişim konusudur.
Özetle ihtiyacımız olan yapısal reformlar, emek, sermaye,
tüketiciler ve mevcut teknolojik imkânlar dikkate alınmak suretiyle yapılmalı,
Türkiye ekonomisi onu oluşturan şirketlerle birlikte bir tüketim/inşaat
ekonomisinden, üretim/ihracat ekonomisine dönüştürülmelidir. Ancak bu
gerçekleştiğinde ekonomide ve şirketlerimizde yapısal reform gerçekleştirdik
diyebiliriz. Bu arada elimizi hızlı tutmamız lazım çünkü en büyük pazarlarımız
sanayi 4.0 yolunda hızla ilerliyorlar.