Son yıllarda Dünya’da ve Türkiye’de ekonomik ve siyasi
dalgalanmaların şiddeti artış eğilimi gösteriyor. Böyle dönemlerde
sürdürülebilirlik kelimesi daha sık gündeme geliyor. Biz çocukken sözlük
dağarcığımızda sürdürülebilirlik diye bir kelime yoktu. Dünya’da bu kadar sık
çalkantı yaşanmazdı. Yaşam daha dingindi. Gelişmeleri ancak ertesi gün gazetelerden
öğrenirdik. Bilginin yayılması yavaş olunca değişimde aynı oranda yavaştı. Şirketlerin
dış çevresi bugünkü kadar değişken değildi. Özellikle 2000 senesinden sonra Dünya’da
değişimin hızı daha da arttı. Her alanda kırılım ve çatışmalar yaşanmaya
başladı. Bugün ekonomik, sosyal ve çevresel sorunlardan kaynaklanan riskler
şirketlerimize yaşamsal tehdit oluşturuyor. Sürdürülebilirlik gelişmiş
toplumlar için belki refahlarının uzun vadede devam ettirilmesi olarak anlaşılabilir
ama bizim gibi gelişmekte ve kaynakları kıt ülkeler ve şirketleri için hayati
önem taşıyor.
Sürdürülebilirlik
nedir? Sürdürülebilirliğin birçok tarifi var. Neo-liberal yaklaşıma göre sürdürülebilirliğin
tanımlarından biri şöyle: ”Şirketin uzun vadede faaliyetlerini sürdürebilmesi
için finansal, sosyal ve çevresel gelişmeleri dikkate almak suretiyle uygun bir
büyüme stratejisi geliştirmesidir”. Büyümeyi sağlarken hem çevresel ve doğal
sınırlamaları dikkate alacağız, hem de kurumun hissedarlarının ve paydaşlarının
hem bugün, hem de gelecekteki beklentilerini karşılayacağız. Toplumcu bakış
açısına göre sürdürülebilirlik şöyle tarif edilmiş: “sürdürülebilirlik,
kurumlar ve toplumumuzun uzun vadede ayakta kalabilmesi için organizasyonların
ve toplumun yeniden tasarlanmasıdır”
Şirketlerin ömrünün ortalama 2,3 nesil ile sınırlı olduğu ülkemizde
bence sürdürülebilirlik uzun vadede var olmak, ayakta kalabilmek. Peki, bunu
nasıl yapacağız?
Niçin Önem kazandı? Sürdürülebilirliğin
önem kazanmasının nedeni şirketlere yönelik tehditlerin artmasıdır.
Türkiye’deki şirketlerin büyük kısmı zaten yönetim biliminin doğru uygulanmaması
nedeniyle yönetsel risk altında çalışıyorlar. Ben burada daha ziyade sosyal,
çevresel ve çevreyle ilgili anlamdaki tehditleri kastediyorum. Dünya da önümüzdeki
yıllarda iş ortamını etkileyecek önemli gelişmeleri şu şekilde sıralayabiliriz:
değişimin hızlanması (hem karar, hem icraat açılarından), daha karmaşık, daha
değişken, daha rekabetçi Pazar koşulları, üretimde robotlaşma ve dijitalleşme,
iklim değişikliklerinin artan etkisi, değerli kaynakların kıtlaşması, sosyal istikrarsızlık
ve çatışmalarda artış.
Nelere Dikkat Etmemiz
Lazım? Sürdürülebilirlik tanımına göre sadece finansal başarı yeterli değil.
Finansal sonuç kısa vadeye odaklanma. Rakamsal değerleriniz, şirketinizin
performansını ve gelecekteki değerini göstermek için yeterli değil. Önemli olan
performans göstergelerinin sürdürülebilirliği. Hâlbuki biz uzun vadede ayakta
kalabilmek için şirketin dış çevresindeki ekolojik ve sosyal gelişmeleri de
dikkate almamız lazım. Bu gelişmeleri dikkate almaz sadece bilançoya odaklanırsak
orta ve uzun vadede şirket dışı gelişmelerden kaynaklanan tehditlere
hazırlıksız yakalanırız.
Nasıl Sürdürülebilir
Firma Oluruz? Sürdürülebilir firma olmak için önce bir strateji
belirlenmesi lazım. Bu bir bakış açısı değişimi gerektirir, çünkü bilançoya
odaklı kısa vadeli bakış açınızı uzun vadeye çevireceksiniz. Daha sonra
finansal yeterlilik, kurumsal yönetim, itibar ve sosyal sorumluluk/çevreye
duyarlılık alanlarında çalışmalar planlamanız gerekecek. Bu amaçla
kurumsallaşma daha da önem kazanıyor. Kurumsallaşma ve kurumsal yönetim, aile
şirketlerinde ve çok ortaklı halka açık şirketlerde sürdürülebilirliğin
teminatıdır.
Sürdürülebilirlik
Kültürü Şirketinize Ne Katkı Sağlar? Her şirketin izleyeceği stratejiye ve
önceliklerine göre sürdürülebilirlik çalışmalarında sağlayacağı avantajlar
değişmekle birlikte genel olarak sağlanacak gelişmeler şu maddelerle
özetlenebilir: 1) Çalışan bağımlılığında artış 2) Yetenekleri bünyede tutma 3)
Artan çalışan verimliliği 4) Operasyonel giderlerin kontrol altına alınması 5)
Daha düşük riskler 6) Firma itibarında artış 7) Enerji israf ve maliyetinin kontrol
altına alınması
Sürdürülebilirlik Konusunda Çalışma Yapmazsak Ne Olur? Sürdürülebilirlik
alanında hiçbir girişimde bulunmazsanız belki kısa vadede her hangi bir
olumsuzlukla karşılaşmazsınız. Ancak dünya da sürdürülebilirlik konusunda
önemli çalışmalar var. Bu çalışmaların bir kısmı da dış ticaretimizin %50 sini
sürdürdüğümüz Avrupa’da yoğunlaşmakta. Ülkemizde de yavaş yavaş bazı büyük
gruplar bu konuda çalışmalar yapmaya ve sürdürülebilirlik çalışmalarını
raporlamaya başladılar. Bir süre sonra şirketler paydaşlarından bu kriterlere
uymalarını bekleyecekler ve sürdürülebilirlik konusunda çalışma yapmayan
şirketler ve ülkeler ile ilişkileri de koşul olarak öne sürecekler.
Bugün Dünyanın en eski şirketleri asgari 10 nesildir
ayaktalar. Bunların içinde 50 nesildir yaşayan büyük markalar var. Bizdeki şirketlerin
en eskisi 3, 4 nesil yaşıyor! Üçüncü nesli gören şirketlerin oranı %10
civarında. Gördüğünüz gibi sürdürülebilirlik ve kurumsallaşma uzun vadeli
başarı için olmazsa olmaz ön koşul.