Saturday, April 6, 2013

Kentsel Dönüşüm mü? Bina Yenilenmesi mi?

"Kentsel dönüşüm" yaygın bir değişim iletişimi ile başladı. Paydaşlardan politikacılar ve inşaatcılar bu projeden en çok fayda sağlayacak kesimler olduğu için, iletişim araçlarında en çok onların ismi geçiyor. Ama, değişim yönetimi ve akademik açıdan bakıldığında burada temel bir sorun var. Değişim yönetiminde, değişim türleri değişimin sonucuna göre başlıca üç gruba ayrılıyor:

  1. Geliştirme-İyileştirme : Örneğin şirketlerde problem çözme veya süreç iyileştirmeye yönelik çalışmalar. bu çalışmalar sonucunda belirli bir noktada veya süreçte verim artışı sağlanıyor. Ama genel yapıya ve ilişkilere baktığınız önemli bir değişim görmüyorsunuz.
  2. Geçiş-Değişim: sistemde veya organizasyonda bazı aksaklıklar vardır. Durumu inceler örneğin örgütün şemasında veya karar verme süreçlerinde bir değişikliğe gidersiniz. Artık elinizde yeni bir yapı vardır. Ya da stratejinizi değiştirir, yeni bir misyon ve vizyon tanımlarsınız. bütün bunların sonunda, genel görüntünüz değişmez ama bazı alanlarda performans gelişimi sağlarsınız.
  3.  Dönüşümsel Değişim: en fazla kaynak ve çabayı bu tip değişim gerektirir. Sisteminizde yapı, kültür, liderlik stili gibi unsurlardan kaynaklanan temel bir sorun varsa, sadece iyileştirme çabalarıyla sorunlarınıza çözüm bulamazsınız. Detaylı analiz ve planlamalar yaparak bütünsel bir değişime gitmeniz gerekir. Sonuçlarını öngöremeyeceğiniz için en riskli ve yatırım gerektiren değişim çabasıdır.Örneğin hiyerarşik yönetime sıkı sıkıya bağlı bir örgütü, müşterek kararlarla yönetilen ve en alt örgüt çalışanının bile karar alabildiği bir yapıya dönüştürülmesi. Bir metaforla göstermek gerekirse ipek böceğinin, kelebeğe dönüşmesi.
 Bu tanımlar çerçevesinde baktığımız zaman, bizdeki "kentsel dönüşüm" diye adlandırılan proje Dönüşümsel Değişim grubuna giremez. Eski binaları en çok rant getiren semtlerde yıkıp yeniden yapmak kentsel dönüşüm olmaz.  Evler, apartmanlar bir sistemi oluşturan unsurlardan biridir. Sistemimiz yaşadığımız şehirlerdir. Alt yapıyı oluşturan sistemin diğer unsurları, sosyal altyapı, ekonomik ve imar dokusu, bilişim, sağlık alt yapısı ve yeşil alanlar. Oysa örneğin İstanbul Kadıköy'deki rantsal yenileme burada yaşayan nüfusu %30 oranında artıracak. Buna yakın bir oranda araç trafiği artacak. Peki yollar? çocukların oynayacağı alanlar, yaşlıların yürüyüş yapıp sohbet edeceği parklar? Bir bölgeyi yeniden çağdaş yaşama uygun olarak yapılandırmak; o semtte, yeşil alanların çağa uygun büyütülmesi; kişi başına düşen m2 ile, kişi başına düşen yeşil alan, sanat ve spor alanlarının karşılaştırılarak, uygar dünyada yapıldığı şekilde, iş merkezlerini, konut alanlarını, meydanları, cadde ve sokakları, ulaşım sistemlerini de içine alan bir makro dönüşüm planına göre yaparsak bu bir kentsel dönüşüm olur. Şu anki  İyileştirme, "yık yap" yöntemi sistemin bütünlüğü ile uyum içerisinde olmadığı için önümüzdeki dönemde içinde yaşadığımız sistemde ortaya çıkacak başka sorunlarla mücadele etmek ve gereksiz kaynak israf etmek zorunda kalacağız. Maalesef sistemin farklı unsurları arasında bir diyalog olmadığı için büyük bir fırsat kaçırıldı.